YAPILARDA SU YALITIMI: MALZEME, UYGULAMA VE YAPISAL GÜVENLİK
Su, insan yaşamı için hayati önem taşıyan bir madde olmasının yanı sıra, yapı malzemelerinin en büyük düşmanıdır. Su yalıtımı, yapıların en sessiz ama en kritik savunma hattıdır. Yapılar, inşa edilirken temelinden çatısına kadar doğru bir yalıtım sistemine ihtiyaç duymaktadır; bunun sebebi yaşam alanının uzun ömürlü, sağlıklı ve güvenli kalmasını sağlamaktır.
Doğru su yalıtımı yapılmadığında, zamanla yapının taşıyıcı sistemleri zarar görür ve ömrü kısalır. Nem, küf, donma-çözülme, donatı korozyonu ve beton çatlakları bunun en sık görülen örnekleridir. Bu sorunlar sadece yapının ömrünü değil, içinde yaşayan insanların sağlığını ve konforunu da olumsuz etkiler. Bu nedenle su yalıtımı, bir yapı için opsiyon değil, zorunluluktur.
Yapım aşamasının en başında alınmayan bir önlem, ilerleyen yıllarda çok daha büyük maliyetlerle ve bazen geri döndürülemez hasarlarla karşımıza çıkar. Yalıtımı doğru yapmak, yapının geleceğini korumak anlamına gelir. Bu nedenle doğru malzeme, doğru detay ve doğru uygulama, su yalıtımında hayati önem taşır.
Türkiye, deprem kuşağı ülkesidir ve nüfusunun %95’i deprem bölgesinde yaşamaktadır. (Birinci, 2013). Su yalıtımın olmadığı ve suya maruz kalan bir yapıda 10 yıl içerisinde dayanımının büyük bir kısmını kaybeden yapı, depreme karşı beklenilen performansı gösteremez. Bu bilgiler ışığında, suyun yapılarda oluşturduğu olumsuz etkilere karşı önlem alınması, hayati bir öneme sahiptir. (Naimi Ve Özdemir, 2020)
Bilimsel çalışmalarda betonarme binaların ömrü 50-60 yıl mertebesinde verildiği halde Türkiye'de bu yaşlarda yaşamaya uygun bina göstermek oldukça zor olmaktadır. Son yıllarda büyük kısmının yıkılması gerektiği gündemde olan metropollerde binaların ortalama yaşı 24 olarak tespit edilmiştir. (Birinci, 2013)
Bu veriler su yalıtımının yapısal güvenlik ve deprem dayanımı açısından kritik bir unsur olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. yapılarda meydana gelen hasarların en büyük nedenini korozyon oluşturmaktadır. Bu nedenle, su yalıtım yönetmeliği, deprem yönetmeliği kadar dikkate alınmalı, uygulanmalı ve kontrol edilmelidir. (Naimi Ve Özdemir, 2020)
Su Yalıtımı ve Su Yalıtım Malzemeleri
Yapılarda suyun oluşturduğu riskler; yağışlardan, yer altı su seviyesinden, zemin neminden, sızıntılardan ya da yapı içinde oluşan yoğuşmalardan kaynaklanabilir. Suya karşı yapıyı koruma altına almak amacıyla alınan önlemler insan sağlığı ve yapısal güvenlik açısından oldukça önemlidir.
Suyu yapıdan uzaklaştırmak için alınan tedbirler yapının ömrünü uzatırken aynı zamanda deprem karşısında mukavemetini arttırır. Yapının mevcut çevre koşullarına göre yalıtımının yapılmasında suyun yoğunluğu kadar, malzemelerin seçimi ve uygulama şekilleri ile bu malzemelerin yapı hizmet ömrü boyunca performansını da kaybetmemesi önemlidir. (Tekin, 2010).
Bitüm esaslı membranlar, su yalıtımında en yaygın ve güvenilir malzemelerdendir. Yüksek dayanım, esneklik ve delinme direnci sayesinde özellikle temel, perde duvar, teras ve çatılarda uzun ömürlü çözümler sunar. Farklı kalınlık ve taşıyıcı katman seçenekleriyle zemin nemi, yer altı suyu ve basınçlı suya uyarlanabilir. Kaliteli malzeme ve profesyonel uygulama ile birlikte kullanıldığında, yapının suya karşı korunmasında en etkili yöntemlerden biri olarak öne çıkar.

Şekil 1: Bitümlü Membran
Şantiyede su yalıtımı uygulamalarında kalite sorunlarıyla karşılaşmak neredeyse kaçınılmazdır. Bu sorunlar genellikle yanlış malzeme seçimi, hatalı uygulama, şantiye koşulları ve kontrol eksikliklerinden kaynaklanır. Su yalıtımı için birçok alternatif malzeme mevcuttur; her ürün farklı alanlarda avantaj sağlar. Malzeme seçiminde belirleyici faktör her zaman kalite olmalıdır.
Kaliteli bir ürünün en temel özelliği dayanıklılığıdır. Kimyasallara ve basınca karşı uzun süre direnç gösterebilen malzemeler, yapının ömrünü uzatarak uzun vadede güven sağlar. Bunun yanı sıra esneklik ve uyum yeteneği de büyük önem taşır; zemin oturmaları veya sıcaklık değişimlerinden kaynaklanan hareketlerde çatlamadan, yapıyla uyum içinde esnekliğini koruyabilen malzemeler, yapısal bütünlüğü korur.
Ürünün belgelendirilmiş ve standartlara uygun olması da güven açısından kritik bir faktördür. TSE ve CE gibi kalite standartlarına sahip malzemeler, güvenilirlik konusunda garanti sunar.
Başlangıçta kaliteli ürünler yüksek maliyetli gibi görünse de, uzun vadede büyük masraflardan korunmanıza yardımcı olur.
Su Yalıtımında Kalite Sorunları Yaratan Nedenler
- Kaliteli Malzeme Kullanımının Önemi
Her yapı, inşa edilmeden önce ilk olarak zemin koşulları incelenmelidir. Projeler birbirlerinden farklı zemin koşullarına sahiptir ve farklı su yükleriyle karşı karşıyadır.
Yapılarda yapı fiziğine uygun bir şekilde su yalıtımı yapılması için ise bir hesap metodu bulunmamaktadır. Su yalıtım projesinden kasıt, yapının maruz kalacağı etkilerin mimari proje aşamasında saptanıp yapıyı, suyun meydana getireceği bu olumsuzluklara karşı korumak amacıyla gerekli detayları oluşturmaktır.
Bu doğrultuda;
- Çatıdan temel yapıyı etkileyecek su kuvvetleri saptanır.
- Yoğuşma bölgeleri ısı yalıtım hesap yöntemleriyle belirlenir.
- Yalıtım malzemesini zorlayacak iç kuvvetler belirlenir
- Zemindeki su durumu ve şiddeti belirlenir.
- Seçilen temel türüne uygun yalıtım sistemi, yapı temelini etkileyecek su kuvveti ve suyun taşıdığı kimyasallara dayanıklı olacak şekilde belirlenir.
- İç ortamdaki ıslak hacimler belirlenir.
- Su deposu ve havuz projeleri su yalıtımıyla birlikte tasarlanır.
- Çatılardaki su iniş detayları mevcut su yalıtım tabakasıyla birlikte çalışacak şekilde tasarlanır.
- Pis su sistemleri bağlantı noktalarında, su yalıtım tabakasıyla birlikte çalışacak şekilde tasarlanır.
- Yapıda kullanılacak su yalıtım malzemesini belirlerken kimyasal etkiler, hidrostatik basınç, malzemeyi zorlayacak iç kuvvetler vb. etkenler göz önünde bulundurulur.
Tüm bu hususlara dikkat edilerek belirlenen malzemenin su yalıtım detayında uygulanabilir özellikte olması gerekmektedir. Seçilen malzemenin mevcut yapı elemanın ile bir uyum içinde çalışması yani yapı malzemesinin yalıtım malzemesini kabul etmesi gerekmektedir. Su yalıtım projesi hazırlanırken unutulmaması gereken tek ve en önemli kaide; suyun yapı elemanının içine girmeden binadan uzaklaştırılması gerektiği olacaktır. Kısacası hazırlanacak su yalıtım projesi sayesinde herhangi bir sebeple meydana gelen su (meteorolojik su, zemin suyu, kullanım suyu vb.), su yalıtım malzemelerinin nezaretinde yapıyı terk etmelidir (Engin, 2001).
Günümüzde hala ‘Sabit çözüm yöntemi’ anlayışıyla malzeme seçimi yapılmaktadır. Oysa seçim, zemin etüdü ve proje ihtiyaçları dikkate alınarak yapılmalı; malzeme tercihi ise maliyet odaklı değil, performans odaklı olmalıdır.

Şekil 2: Bitümlü Membran Uygulama Örneği
- Doğru Uygulama
Doğru malzeme seçilerek, en kaliteli malzeme alınmış olsa bile ne yazık ki yanlış uygulama yapılması halinde su yalıtımı birkaç yıl içinde işlevini kaybeder. Bu nedenle, doğru ve kaliteli malzeme seçimi kadar, doğru uygulama yapılmasına da önem verilmesi gerekmektedir.
- Yüzey Hazırlığı
Su yalıtımı uygulanacak olan yüzeyler temiz, kuru ve pürüzsüz olmalıdır. Yüzeyde yağ, mazot, toz gibi yalıtıma zarar verebilecek kirlerden veya birikintilerden temizlenmiş olmalıdır.
- Detay Çözümleri
Detay gerektiren bölgeler, yapının en zayıf noktalarıdır. Bu alanlarda yapılacak küçük bir hata bile tüm sisteme zarar verebilecek sorunlara yol açabilir. Doğru detay çözümü yapılmadığında en kaliteli malzeme ve en profesyonel uygulama bile işlevini kaybedebilir. Bu nedenle detay çözümleri, su yalıtım sistemlerinin en kritik halkası olarak görülmelidir.
İç ve dış köşelere mutlaka pah yapılmalı ve yuvarlatılmalıdır. Bu sayede membranlar yüzeye tam yapışma sağlar.
Dilatasyon gibi yapının hareketine izin veren bölgeler, özel olarak üretilmiş membran, bant veya ilave takviye malzemeleri ile çözülmelidir.
Boru geçişleri, parapet bitişleri ve ızgara detayları su girişinin en sık yaşandığı noktalar arasındadır. Bu bölgelerde özellikle dikkat edilmeli ve özel detay çözümleri kullanılmalıdır. Yalıtım katmanı kesintisiz devam etmeli ve ekstra sızdırmazlık önlemleri alınmalıdır.
- Kat ve Kalınlık Uygulaması
Su yalıtım malzemeleri, Teknik şartnamelerde belirtilen malzemeler ve kalınlıklar esas alınarak üretici teknik föyünde belirtilen minimum tüketim miktarına göre uygulanmalıdır. Özellikle basınçlı suya maruz kalan bölgelerde bitümlü örtülerin en az iki kat uygulanması gerekir. Astar kullanımı gerektiren malzemeler uygulanmadan önce mutlaka astar kullanılmalıdır.
Tüm örtü katmanları aynı istikamette açılmalıdır. Birinci kat örtülerin enlemesine olan ek yerleri, şaşırtmalı olarak yapılmalıdır. Üste gelecek olan ikinci kat örtülerde ise, birinci kat örtünün boyuna ve enine ek yerleri ortalanmalıdır. Örtünün enine bindirmeleri en az 10 cm, boyuna bindirmeler ise, en az 15 cm olmalıdır.
Çatılarda örtüler, eğimin en düşük olduğu noktalardan (su iniş noktaları, dere ağızlarından) eğime dik olarak serilmelidirler. % 30'u aşan eğimlerde, eğimin gerektirdiği teknik özellikler dikkate alınarak örtüler serilmeli ve uygulanmalıdır.
Ek yerindeki mineral kaplı yüzey şaloma alevi ile ısıtılıp, mineral üstüne mala sürülerek minerallerin bitüm içerisine gömülmesi sağlandıktan sonra ek yeri yapıştırması yapılmalıdır. (TS EN 11758-2)
- Koruma Tabakası
Uygulama tamamlanmasının ardından, yalıtım tabakası darbe, UV ışınları ve mekanik hasarlara karşı korunmalıdır. Bu hasarları engellemek için geotekstil keçe, koruma betonu veya özel levhalar kullanılabilir. Klasik bitümlü membranlarda koruma betonu dökülmemesi, membranın delinmesine veya hasar görmesine yol açar.
Proof membran gibi bazı sistemler koruma betonu veya geotekstil keçe gerektirmese de, toprak dolgu sırasında mekanik hasara karşı dikkatli olunmazsa sorunlar yaşanabilir. Koruma adımı asla göz ardı edilmemelidir; her sistemin kendi ihtiyacına göre özel koruma yaklaşımı vardır.

Şekil 3: Yapısal Betona Tam Yapışma Sağlayan Proof Membran
- Şantiye Koşullarından Kaynaklı Problemler
Bitümlü su yalıtım örtüleri uygulama sahasında üzeri kapalı bir şekilde 24 saat muhafaza edildikten sonra uygulanmalıdır. Uygulama sıcaklığı +5 °C ile +35 °C arasında olmalıdır; düşük sıcaklıklarda tam yapışma sağlanamaz. Uygulama özellikle yağışsız havalarda ve kuru zeminlerde gerçekleştirilmelidir.
Membranlar stoklanırken kapalı alanlarda dik olarak yerleştirilmeli, paletler üst üste konulmamalı ve tek kat olarak muhafaza edilmelidir. Direkt güneş ışığı ve ani ısı değişimlerinden korunmalıdır; aksi hâlde malzeme deformasyonu meydana gelebilir.
- Kalite Kontrol Eksiklikleri
Uygulama tamamlandıktan sonra gerekli testler mutlaka gerçekleştirilmelidir. Testleri yapılmamış projelerde sorunlar zamanla ortaya çıkar. Su tutma testleri veya noktasal kontroller yapılmadığında gözden kaçabilecek hatalı bölgeler, ilerleyen dönemde maliyetli sorunlara yol açabilir. Deneyimsiz ekipler tarafından yapılan uygulamalarda işçilik kaynaklı problemler de sıklıkla görülür. Bu nedenle iş bitiminde kontrol ve test süreçleri uygulanmalı, sertifikalı ekiplerle çalışılmalıdır.

Şekil 4: Proof Membran Uygulama Örneği
- Kalite Sorunlarının Sonuçları
Kaliteli malzeme ve doğru uygulama bir arada kullanılmadığında, kalite sorunları sadece birkaç damla su sızıntısı ile sınırlı kalmaz; uzun vadede yapının bütününü tehdit eden ciddi sonuçlar doğurabilir.
- Yapısal risk: Su, betonarme yapılarda donatılara ulaştığında korozyon süreci başlar. Paslanan donatılar, kesit kaybına uğrayarak taşıyıcı sistemin dayanımını azaltır. Ayrıca beton, donma-çözülme döngülerinde çatlar ve zayıflar. Bu durum, zamanla yapının güvenliğini doğrudan tehlikeye sokar.
- Ekonomik Kayıp: İlk aşamada düşük maliyetli gibi görünen malzemeler, kısa süre içinde onarım ihtiyacı doğurur. Ancak tamir ve güçlendirme maliyetleri, ilk yatırım maliyetinin üzerine çıkabilir. Bu nedenle yapılacak seçim, uzun vadede ciddi ekonomik kayıplara sebep olur.
- Konfor Kaybı: Su sızıntıları rutubet, küf, kötü koku ve iç mekân kaplamalarının bozulmasına yol açar. Yaşam alanlarında sağlıksız bir ortam oluşur. Bu durum hem kullanıcı konforunu azaltır hem de iç mekân estetiğini bozar.
- Deprem Güvenliği: Korozyona uğramış donatılar, betonarme sistemin yük taşıma kapasitesini düşürür. Bu da yapının deprem sırasında beklenen performansı göstermesini engeller. Özellikle Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan ülkelerde, su yalıtımındaki kalite sorunları doğrudan can güvenliğini ilgilendiren bir risk haline gelir.
Su yalıtımında kalite sorunlarını önlemenin yolu, doğru malzeme, doğru uygulama ve doğru kontrolden oluşan basit bir formüle dayanır.
Her sistemin kendine özgü gereklilikleri bulunmaktadır. Bitüm esaslı membranlar, Proof membranlar veya farklı su yalıtım çözümleri ancak bu üç ilkeye uyulduğunda uzun vadeli başarı sağlar. Doğru malzeme ve doğru uygulama ile yapıların ömrünü garanti altına almak her zaman birinci öncelik olmalıdır. Çünkü yapı için su yalıtımı yaşam sigortasıdır.
Tuğçe Utkan
Standart İzolasyon A.Ş.
Teknik Pazarlama Uzmanı
KAYNAKÇA
Birinci, F. 2013. “Türkiye’nin Depremselliği ve Yapı Stoğu Yönünden Mevzuat ve Mali Politikaların Kentsel Dönüşümü Zorlaştıran Unsurları”, 2. Türkiye Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı MKÜ, Hatay.
Engin, T., 2001, Yapı Fiziğine Uygun Isı ve Su İzolasyonu Uygulama Teknikleri ve Projelendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
S Naimi., Z Özdemir. 2020, “Yapılarda Yer Altı Suyuna Karşı Yapılan Koruma Sistemlerinin Uygulanabilirliği ve Güvenliğinin İncelenmesi”, AURUM Journal of Engineering Systems and Architecture Cilt 4, Sayı 1.
Tekin, Ç. 2010. “Deprem Güvenliğinde Temellerin Suya Karşı Yalıtımının Önemi”, Yapı Fiziği ve Sürdürülebilir Tasarım Kongresi, İstanbul.
TS EN 11758-2. 2011. “Polimer Bitümlü Örtüler -Su Yalıtımı İçin -Eritme Kaynağıyla Birleştirilerek Kullanılan Bölüm 2: Uygulama Kuralları”