“Su yalıtımı, güvenli ve sürdürülebilir yapıların temel taşıdır.”
1. Sektör ve üreticiler olarak, 2025 yılının ilk ve ikinci yarısını nasıl geçiriyorsunuz? Sektörünüzün genel durumunu değerlendirip, yıl sonu öngörülerinizi ve hedeflerinizi paylaşır mısınız?
Zorlu bir yılın ilk yarısında yalıtım sektörü, genel olarak küresel ve yerel faktörlerin etkisiyle dalgalı bir performans sergiledi. Aslında tüm sektör, yılın ilk yarısının geçmiş yıllara göre daha durağan olmasını bekliyordu ve nitekim yılın ilk yarısı sektörün büyük çoğunluğu için böyle geçti diyebiliriz. Standart İzolasyon olarak biz de benzer bir gelişme olmasını bekliyorduk. Bu konuda yanılmadığımızı gördük.
Ülkemiz ve dünya genelinde yaşanan bazı önemli gelişmeler sektörü doğrudan ya da dolaylı olarak etkiledi. Yalıtım sektörünün, her ne kadar kendi iç dinamiklerinden kaynaklı farklılıkları olsa da, inşaat sektörünün gidişatına benzer bir seyir izlediğini söyleyebiliriz. Özellikle ekonomik koşulların sektörde belirgin olarak etkisini gördüğümüzü söylemek mümkün. Örneğin, artan enflasyon 2025 yılında da inşaat maliyetlerini artırmaya devam ederken, faiz oranlarının yüksek olması kredi maliyetlerini yükseltip inşaat yatırımlarını kısıtladı.
Diğer yandan depremden etkilenen bölgelerde yeniden inşa çalışmalarına hız verildi. Bu süreç, devlet destekli projelere ve yapılaşma güvenliği konusunda daha katı kuralların uygulanmasına yol açtı. Bu da su yalıtımına yönelik uygulamaların artmasına katkı sağladı. Elbette su yalıtımına yönelik uygulamaların miktarının ve sayısının artması sevindirici olsa da, bu uygulamaların nitelik bakımından yeterli olması büyük önem arz etmektedir.
Geçtiğimiz yılın sonlarında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından fiilen uygulamaya geçirilen “Yarısı Bizden” kampanyası bu yıl biraz daha etkisini göstermeye başladı. Kentsel dönüşüm projeleri hız kazandı. Bu tür projelerde su yalıtımı önemli bir öncelik haline geldi. Çünkü eski yapılar incelendiğinde, binaların dayanıklılığını artırmak ve sürdürülebilirliğini sağlamak için su yalıtımının ne kadar önemli bir uygulama olduğu fark edilmeye başlandı.
Yılsonu beklentilerimiz ise doğal olarak hem Türkiye’deki ekonomik koşullara hem de küresel gelişmelere bağlı olarak şekilleniyor. Yılın hemen başında, yılın ikinci yarısında piyasaların canlanacağını ve sektörün hareketleneceğini bekliyorduk. Ancak gelişen süreçte bu yılsonuna kadar durağanlığın devam edeceğini tahmin ediyoruz.
Öte yandan sektörümüz açısından “yüksek sezon” olarak ifade ettiğimiz, işlerin hareketlendiği bir periyoda giriyoruz. Bu, sektörümüz için gelecek aylarda olumlu bir etki sağlayacaktır. Özellikle tüm sektörde olduğu gibi bizim de gözümüz ekonomi ve finans alanındaki gelişmelerde olacaktır. Kentsel dönüşümün hızlanarak devam etmesi oldukça önemlidir.
Akıllı şehirler, sürdürülebilir inşaat ve yeşil binalar gibi alanlarda yenilikler sektörde büyüme yaratacak ve su yalıtım sektörüne ciddi katkılar sağlayacaktır. Biz de Standart İzolasyon olarak yılsonu itibarıyla elbette bütçe hedeflerimizi yakalamayı istiyor ve buna göre çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de gelişen teknolojiye uyum sağlayarak su yalıtım sektörüne yenilikler sunmaya devam etmek istiyoruz.
2. Su yalıtımı konusunda toplumun yeterli bilinç düzeyine ulaştığını düşünüyor musunuz? STANDART İZOLASYON ve BİTÜDER olarak bu konuda yapılan çalışmalardan söz eder misiniz?
Su yalıtımı konusunda birçok faktöre bağlı olarak toplumun genel bilinç seviyesi değişiklik göstermektedir. Bazı bölgelerde, bilhassa büyük şehirlerde, su yalıtımı önemsenmeye başlamıştır. Bu konuda bilinçli uygulamaların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ancak yine de genel olarak yeterince farkındalık olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır.
Su yalıtımının uzun vadeli faydaları, genellikle daha görünür problemlerle kıyaslandığında daha az dikkat çekmektedir. İnsanlar çoğu zaman maliyet endişesiyle yaklaşarak, su yalıtımını lüks bir uygulama olarak görmekte ve ihmal etmektedir. Bir zorunluluk olarak görülmemektedir. Su yalıtımının yapılmamasının uzun vadede daha büyük hasarlara yol açabileceği ihtimali maalesef göz ardı edilmektedir.
Su yalıtımının eksik olduğu yapılarda korozyon, su sızıntıları ve nem gibi problemler zamanla ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle erken farkındalık istenilen seviyeye bir türlü ulaşmamaktadır. Yine de son yıllarda çevre dostu ve sürdürülebilir inşaat uygulamalarının artmasıyla su yalıtımına yönelik bir ilgi artışı dikkati çekmektedir. Ancak daha geniş bir toplum kesimine ulaşmak için kamuoyu eğitim çalışmalarına ve düzenlemelere ihtiyaç olduğu kesindir.
Standart İzolasyon olarak kamuoyunu, sektör profesyonellerini ve karar vericileri su yalıtımı konusunda bilgilendirmeyi ve doğru uygulamaları yaygınlaştırmayı her zaman gündemimizde tutmaktayız. Bu kapsamda yıllar içerisinde gerçekleştirdiğimiz eğitimler, seminerler ve bilgilendirme çalışmalarımız oldu ve halen de devam etmektedir. Kurulduğumuz günden bu yana sektörün önde gelen STK’larının büyük kısmında aktif görevler alarak hem sektörün gelişimine hem de toplumun bu konuda bilinçlenmesine katkı sunmaya çalışıyoruz.
Bu sivil toplum kuruluşlarının başında da BİTÜDER yer almaktadır. BİTÜDER olarak:
- Üniversitelerde, meslek liselerinde ve sektörel etkinliklerde öğrencilere ve profesyonellere yönelik seminerler,
- Mimarlar, mühendisler ve uygulayıcılara yönelik teknik eğitimler veriyoruz.
- Su yalıtımının önemiyle ilgili kamu spotları, TV, gazete ve dergilerde bilgilendirici içerikler üretiyoruz.
- Su yalıtımı uygulamalarında dikkat edilmesi gerekenler hakkında teknik kılavuzlar sunuyoruz.
- Ayrıca su yalıtımının zorunlu hale getirilmesine yönelik Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yapılan iş birlikleri sayesinde su yalıtımının zorunlu hale gelmesinde önemli katkılarımız oldu.
Belirli dönemlerde düzenlenen farkındalık günleriyle halka açık kampanyalar, duyurular ve ilanlarla toplumun dikkatini çekmeye çalışıyoruz. Resmî web sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden yayınlanan videolar, infografikler ve makaleler ile sürekli olarak su yalıtımını gündemde tutmaya gayret ediyoruz.
3. Su yalıtımında ürün kalitesinin önemi kadar uygulama işçiliğinin kalitesi de çok önemlidir. Uygulama işçiliğinin kalitesi hakkında sorunlardan bahseder misiniz? Bu konuda STANDART İZOLASYON olarak neler yapıyorsunuz?
İyi bir su yalıtımı için sacayağının üçü de sağlam olmalıdır. Bunlar sırasıyla doğru detay (proje), doğru malzeme ve doğru uygulama şeklinde sıralanır. Su yalıtımında ürün kalitesi kadar uygulama işçiliğinin kalitesi de en az onun kadar hayati öneme sahiptir. Ne kadar kaliteli bir ürün kullanılırsa kullanılsın, kötü işçilikle yapılan bir uygulama uzun vadede su yalıtımının başarısız olmasına yol açabilir.
Su yalıtım uygulamasında en öncelikli iş yüzey hazırlığıdır. Uygulama sorunları ilk olarak bu aşamada başlar. Zira su yalıtımı öncesinde yüzeyin düzgün, temiz ve kuru olması gerekir. Yüzeyde toz, nem, yağ ya da gevşek parçalar varsa, yalıtım malzemesi yüzeye tam tutunamaz. Bu da zamanla kabarmalara, soyulmalara ve su sızıntılarına yol açar. Uygulamanın yapıldığı hava ve iklim koşulları da oldukça önemlidir. Örneğin bir bitümlü su yalıtım örtüsünü +5 °C’nin altında uygulamak oldukça risklidir. Ya da yağışlı bir havada bitümlü örtünün uygulanması sakıncalı olacaktır.
Ürün talimatlarına veya uygulama şartnamelerine uymadan yapılan uygulamalar, performansı ciddi şekilde düşürür. Örneğin bir bina temelinde su yalıtımı uygulamasında, çift kat bitümlü örtü yapılması gerekirken tek kat örtü ile uygulama yapılırsa, suya karşı direnç sağlanamaz.
Su yalıtım uygulamalarında köşe dönüşleri, boru çıkışları, derz araları, dilatasyonlar gibi detay bölgeler en hassas noktalardır. Bu alanlara özel uygulamalar yapılmazsa (örneğin pahlar, köşe profilleri kullanılmazsa), su en zayıf noktadan yapıya sızacaktır.
Uygulamada yapılan temel hatalardan birisi de hızlı ilerlemek adına adımların atlanması ve ihmal edilmesidir. Su yalıtımı, deneyim ve teknik bilgi gerektiren bir uygulamadır. Bu alanda uzmanlaşmamış, eğitimsiz ustaların yaptığı işler genellikle kısa ömürlü olur. Kalifiye iş gücüne yatırım yapılmaması sektörün genel bir sorunudur. Bazen ustalar, uygulama kolaylığı ya da maliyet düşürme amacıyla yanlış ürün tercih eder. Örneğin açık alanda UV dayanımı olmayan bir malzeme kullanmak, birkaç yıl içinde çatlamalara neden olur.
Uygulama işçiliği, su yalıtımında en zayıf halka olabilir. Hatalı uygulama hem malzeme israfına yol açar hem de sonradan onarım masrafı doğurur. Bu yüzden sektörün kalifiye uygulamacı yetiştirme konusunda daha fazla eğitim programına, denetim sistemine ve sertifikasyon sürecine ihtiyacı vardır. Biz de Standart İzolasyon olarak hem STK’lar vasıtasıyla hem de kendi eğitimlerimizle bu sorunun çözümüne katkı sunmaya çalışıyoruz.
4. Sektör sorunlarının çözümü için sizce firmalara ve sektör derneklerine ne görevler düşüyor?
Sektördeki mevcut sorunların çözümü yalnızca devlet politikalarıyla değil, firmalar ve sektör derneklerinin aktif rol almasıyla mümkün olabilir. Bu aktörlerin sahadaki sorunları en iyi bilen ve çözüme en yakın gruplar olduğu düşünüldüğünde, üzerlerine düşen görevler hem sektörel hem de toplumsal açıdan oldukça kritiktir.
Firmalara düşen görevlerin başında, kaliteli ve standartlara uygun üretim yapmak ve uygulama gerçekleştirmek gelmektedir. Kullanılan malzemelerin TS EN normlarına ve CE belgelerine uygun olması sağlanmalı, uygulama yapan ekiplerin işçilik kalitesi artırılmalı; “ucuz ama kalitesiz iş” anlayışı terk edilmelidir.
Su yalıtımı çok teknik bir iştir. Eğitimsiz uygulayıcılar uzun vadeli sorunlara neden olur. Firmalar kendi personelini düzenli olarak eğitmeli, iş güvenliği ve uygulama standartlarına uygunluğu teşvik etmelidir.
Firmalar, su yalıtımının faydalarını (binanın ömrü, sağlıklı yaşam, maliyet tasarrufu vb.) net biçimde anlatmalı ve bilinçlendirme çalışmalarına katkı sağlamalıdır. Yeni nesil, çevre dostu ve uzun ömürlü su yalıtım ürünleri geliştirmelidir. Enerji verimliliğini artıran, karbon ayak izini düşüren sistemlere yönelmelidir. Piyasada düşük kaliteli ürün veya yetkisiz uygulama yapan kişi/kurumlara karşı sektörel dayanışma içinde olunmalıdır.
Benzer beklentiler dernekler için de geçerlidir. Derneklerin özellikle mevzuat ile ilgili yaptığı çalışmalar oldukça kıymetlidir. Örneğin 2018 yılından beri yeni yapılarda su yalıtımı zorunlu hale gelmiştir ki, bunun gerçekleşme sürecinde derneğimizin önemli katkıları olmuştur. Keza TS 11758-2 uygulama standardının revizyon çalışmalarında da derneğimizin katkısı büyüktür.
Bitüder, zorunlu su yalıtımı uygulamalarının denetlenmesi konusunda her ne kadar sorumlu ve yetkili değilse de bu süreci yakından izlemekte, eksiklikleri kamuyla paylaşmakta ve sürecin işlemesine destek vermektedir.
Dernekler toplumda farkındalık oluşturmalı, sektör içi iş birliğini teşvik etmelidir. Ar-Ge ve uluslararası tanıtıma da katkı sağlamalıdır. Sonuç olarak, eğitim, denetim ve bilinçlendirme çalışmaları su yalıtımında kaliteyi artıracaktır. Firmaların ve derneklerin bu ana maddeler üzerine görev üstlenmeleri sektöre değer katacaktır.
5. Depreme dayanıklı güvenli yapıların olmazsa olmazı su yalıtımının önemi konusunda sektöre en faydalı olacağını düşündüğünüz faaliyet ve farkındalıklar neler olmalı?
Depreme dayanıklı ve güvenli yapıların sürdürülebilirliği için su yalıtımı, hem yapısal dayanıklılığı hem de kullanıcı sağlığını doğrudan etkileyen kritik bir unsurdur. Ancak ülkemizde su yalıtımının önemi hâlâ yeterince anlaşılmış değildir. Sektörde bu bilincin artırılması ve doğru uygulamaların yaygınlaştırılması şarttır.
Öncelikli olarak toplumun bilinçlendirilmesi gerekir. Su yalıtımının yalnızca konfor değil, deprem güvenliği açısından da hayati olduğu vurgulanmalıdır. “Su yalıtımı = Deprem güvenliği” teması gündemde tutulmalıdır. Örnek vakalarla, deprem sonrası oluşan hasarlarda su yalıtım eksikliğinin rolü anlatılmalıdır. Yanlış uygulamaların zararları ve uzun vadeli maliyetleri halka aktarılmalıdır. Su yalıtımının layıkıyla yapılmasının önemi anlatılmalı; “CE belgeli”, “TS EN standartlarına uygun” malzemelerin kullanımı teşvik edilmelidir.
Eğitim ve belgelendirme programları ile müteahhitler, inşaat mühendisleri, mimarlar ve ustalara yönelik su yalıtımı özelinde eğitimler verilmelidir.
Özetle, su yalıtımı binanın taşıyıcı elemanlarını (beton ve donatı) koruyarak uzun vadeli dayanıklılığı doğrudan etkiler. Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede, su yalıtımı sadece konfor değil, hayat kurtaran bir mühendislik uygulamasıdır. Bu yüzden kamu, özel sektör, üniversiteler ve medya iş birliğiyle yürütülecek; sürekliliği olan, teknik temelli, görsel anlatımlarla desteklenen farkındalık çalışmaları en etkili yöntemler arasında olacaktır.
Fakat tecrübelerimiz göstermektedir ki su yalıtımının hak ettiği yeri bulması için bilinçlendirmenin tek başına yeterli olmadığı açıktır. Bunun yanında bazı zorunlulukların devreye girmesi şarttır. Ancak mevzuatların belirlenmesi ve zorunlulukların getirilmesi de kâfi değildir. Bu nedenle sektörümüzde öne alınması gereken en önemli faaliyet, gözetim ve denetimdir.
6. STANDART İZOLASYON olarak eklemek istedikleriniz
Gözetim ve denetim özellikle ürün kalitesinin tespiti aşamasında çok önemlidir. Maalesef sektörümüzde denetimin eksikliği sebebiyle niteliksiz ve kalitesiz bitümlü örtülerin giderek arttığına şahit oluyoruz. Bu kalitesiz ürünler hem ülke ekonomimize hem de sektörümüze büyük zararlar vermektedir.
Denetimsizlik, ürün belgelendirme sürecinde de karşımıza çıkmaktadır. Üzülerek belirtmek isterim ki sektörümüzde birçok bitümlü örtüde CE, TSE gibi kalite belgelerinde dahi yanıltıcı bilgilerin olduğunu görüyoruz. Sektörümüzdeki bu kalite problemlerinin bir an evvel çözülmesine ihtiyaç vardır. Bu konuya özellikle dikkat çekilmesini isterim.
Bitüder’in tüm sektör için yaptığı çalışmaları takdir ediyor ve destekliyorum. Bu vesileyle hem röportaj için hem de sektöre yaptığı katkılar için Bitüder ailesine teşekkürlerimi sunuyorum.
Levent Çeki
Standart İzolasyon A.Ş.
Genel Müdür